6 Şubat 2013

iletişim


1957'de ilk uydu uzaya gönderildi. onu bu güne kadar 12,358 tanesi takip etti. 653 tanesi hala yukarıda, işlevsiz, terkedilmiş, bazıları volkswagen büyüklüğünde. bazen içlerinden birisinin gökyüzünden düşüp, dünyaya çarpacağını duyarız. ''uzmanlar'' endişelenmeyin, der. çoğunluğu okyanusa düşer. çoğu zaman da okyanusa düşer, açıkçası haksız çıktıkları zaman etrafta olmak istemem.

güneşler ve yıldızlar patladığında, yeni güneşler ve yıldızlar oluşur ve her seferinde bunlar daha küçük olurlar, daha az enerji taşırlar. tekrar patlayıp da tekrar yıldızları ve güneşleri oluşturduklarında daha da küçülür ve güçsüzleşirler. nihayetinde bütün gaz, ısı ve ışık yok olup gider. galaksiler soğur ve durur.  kaçınılmaz sondan saklanamayız, tüm yaşam birgün bitecek. yaptığımız her şey, planlarımız, umutlarımız, hepsi beyhude.

derler ki, bir adamın çöpü başka bir adamın zenginliğidir. denizdeki balık gibi, birisinin istemediği, ihtiyaç duymadığı bir şeyi ondan alırız. antikacıya gider ve müzayedeye tonlarca para dökeriz, kazanınca da gurur duyarız. bazen de sevdiğimiz biri ölünce, en aptalca eşya, anahtarlık, yıpranmış elbiseler bir anda çok kıymetli hale gelir, bir saygı ikonu olur.

insan, konuşacak, dedikodu ve telefonda seks yapacak birilerini arıyordu. insanın iletişimin yayılması ve ilerlemesi için planlar yapıyor. İnsan gökyüzündeki zihinsel mesajların hepsini alıp tamamen çıldırdığında, matbaa için kesecek hiç ağaç kalmadığında ve bu yüzden soluyacak oksijenimiz kalmadığında, uydular aşırı kullanım yüzünden yanacaklar ve gökyüzünden düşecekler. biz de televizyonda dünya anamızın son günlerini, realite şovlarını izlerken sevdiklerimize ümitsizce telefonlar açarak geçiriyor olacağız. kim bilir, belki iletişim bir gün yine ilk başlardaki gibi olur..