10 Nisan 2013

Mevlana eşcinsel mi?



      Son bi' kaç yıldır Mevlana ve Şems arasındaki yakın dostluk ilişkisini çarpıtıp, onların ''eşcinsel'' olduğunu iddia edenler hatırı sayılır derecede artmaya başladı. bu arkadaşlar nedense, yıldızlar ve galaksiler tepesinde ondan habersiz, tesbih taneleri gibi dönerken bundan bîhaber olan ve akıl almaz dizaynı kör tesadüflere ve kendiliğinden oluşmuş kurallara bağlamanın anlamsızlığını formülize etmeye çalışırken bir yandan da, hümanizmin etkisinden kurtulamayarak, inanan insanların değer yargılarını aşağılamaya çalışmakta, egolarını tatmin etmeye çalışmakta. büyüklerimiz şöyle der; ''inanç görünmeyene inanmaktır, görünmeyene inaniyorsan başkalarının görmediklerini görürsün.''  son olarak Kafîrun suresinden bir ayet paylaşarak Sultan Veled ve Şems arasındaki sohbeti anlatmak istiyorum; ''lekum dinikum ve liye din'' yani; senin dinin sana, benimki bana..

- iyi ama sonra senin hakkında ileri geri bir sürü laf ediyorlar. hatta iki erkek bu kadar yakın dost olamaz: olursa ortada ağza alınmayacak bir düşkünlük vardır diyenler bile çıkıyor. öyle kızıyorum ki böyle art niyetli, bu kadar fesat dolu olmalarına...şems bunu duyunca sessiz bir ah etti ve sonra bana bir hikâye anlattı.

''iki seyyah bir şehirden diğerine gidiyormuş. derken yollarının üstüne taşkın bir dere çıkmış. tam suyu geçecekler, az ötede korkudan tir tir titreyen yapayalnız ve gencecik bir kadın görmüşler. adamlardan biri hemen kadının yardımına koşmuş. onu sırtına almış, suyu öylece aşmış. sonra kadını derenin öte yakasında yere bırakıp iyi günler dilemiş. böylece yollarına devam etmişler. ancak yolun kalan kısmında öteki seyyahın ağzını bıçak açmamış. suratından düşen bin parça. somurttukça somurtuyor. birkaç saat böyle surat astıktan sonra suskunluğunu bozup şöyle demiş:

- ne demeye o kadına yardım ettin? bir de üstelik ona dokundun. seni ayartabilirdi, baştan çıkarabilirdi! erkekle kadın böyle temas etsin, olacak iş mi! ayıp yahu! olmaz, bize yakışmaz!"kadını sırtında taşıyan seyyah sabırla gülümsemiş:

-iyi de dostum, ben o genç kadını derenin karşısına geçirip orada bıraktım; sen ne demeye hâlâ taşırsın?'

-"kimi insan böyledir" dedi şems. "kendi korkularını, önyargılarını başkalarına yansıtır ve onlarda gördüğünü sanır. işte asıl yük budur. zihinlerini zanlarla doldurur, sonra da bunca ağırlığın altında eziliverirler. babanla aramızdaki bağın derinliğini anlayamayanlara söyle, önce kendi zihinlerindeki kiri pası temizlesinler!"

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Böyle büyük alimlere eşcinsel demiyorlar mı deli oluyorum.. Maneviyatları düşük insanlar onlar arasındaki dostluğun zerresini anlayamayacaklar!

murataydin94@gmail.com dedi ki...

Güzel ve yerinde açıklama için teşekkürler ancak yazıda yer alan hikayenin yer aldığı kaynağı ve özellikle son kısımdaki ifadelerin Şems'e ait olduğunu gösteren basılı bir kaynağı referans olarak gösterseydiniz daha da iyi olurdu. En azından bu söylentiyi polemik konusu yapmayı kendine vazife edenlerin kirli zihinlerini, kaynak göstermek yoluyla, en azından bir nebze olsun durulama şansı olurdu...

Yorum Gönder