8 Haziran 2013

kadın terliğiyle bakkala gitmek


içimdeki velet mi yoksa öküz mü henüz belli olmayan çılgının binlerce garipliklerinden birisidir bu bilinçsiz yapılan eylem. aha arkadaş şu yaşıma geldim; o kadar entel gözükme çabalarımı, karizmatik olmaya kastığım tavırlarımı, bir toplulukta ufka bakarak elde etmeye çalıştığım kuul hallerimin hepsini eve en yakın bakkala gitme üşengeçliğim sikip atıyor anasını satayım. bir kere de ev arkadaşını yolla be amk şu bakkala, bir kere de mahalleden ufak bir bebelik gitsin şu susamlı ekmeği almaya.

ben ki eve gelir gelmez bana kısa gelen şortu hemen giyer, o halimle kotuğa uzanırım. biraz sonra ev arkadaşımın ''ekmek almaya gitmezsen akşam ne bulursan onu ziftlenirsin yavşak seni'' ricasıyla köşedeki bakkala doğru fayda-maliyet analizimi yaparak üstümü başımı değiştirmeden küfrede küfrede giderim. fayda-maliyet analizine göre veresiyeyi sıkıntı yapmayan bakkalımız metin abi'nin karşısına takıp takıştırarak çıkmama gerek yok. bakkalda da beğenilecek değilim. di mi ama? sonuç: şortunu çıkarma, ayakkabı giymeye gerek yok, giy ev sahibinin kadın terliğini.

o an bakkal yolunda beni görenlerin de onaylayabileceği gibi dünyanın en sümsük adamı oscarını çok rahat alacak bir performans sergilerim. vallahi o halimle beni görseniz hepiniz başınızın gözünüzü sadakasını bana doğru yönlendirirsiniz. öküz gibi bi' adam, üstünde yer yer üzerine ozon sıçramış gri şort, kocaman ayakların kendisinden 8 numara küçük olan kadın terliğinin içinde yürümeye gayret çabası. üstüne bu görüntüyü iyice dramatize eden ekmeklerin uçlarını kopartarak yiyen bendeniz. o halime bir de peşime sokak köpeklerini ''tut kıskısıkısıskıs'' diye salan bebeler eklenmiyor mu, iyice kepaze oluyorum işte o an..

işin ne boktan kısmı ne biliyon mu hafız, hergün okula giderken aynı anda çıkalım yolda karşılaşalım diye götünüzü yırttığınız kızın sizi o halde görmesi. şöyle bi' baştan aşağı süzüp gülmesi yok mu amk, beni bakkaldaki o antenli televizyonun altına gömün amk. ben böyle dramatik bi' an yaşamadım hayatımda. neyse, bizim iş yine olmadı yani anlıycağın. olsun, yılmak yok. benim hala kırtasiyeci sevim'den umudum var, ''tek sayfa mı olsun, yoksa önlü arkalı mı çekeyim'' derken ki, o işvesi, o gülüms... höytt.. noluyo lan yavşak.. yengen olum o, fesatlık yapma, kaynatasız seni..

0 yorum:

Yorum Gönder